SAM IV: Bilinmez Bir His

Zaman akıp geçti. Okuldan arta kalan vakitte Rıfat Efendinin yanına gidip çıraklık yapıyordum. Dediği doğruydu, nasipte varsa gerçekten insanın karşısına çıkıyordu. O küçük, elvan boyayla boyanmış gibi duran ve kapı açılır açılmaz insanı sarıp sarmalayan bin bir kokunun bulunduğu yer, asla boş olmuyordu. Ezkaza boş kaldığı zamanlarıysa toplu alım yapan…

Continue ReadingSAM IV: Bilinmez Bir His

SAM III: Buluşmalar ve Ayrılıklar

Okulun ikinci haftası ders çıkışında, içinden geçtiğim parkta bir banka oturmuş Rıfat Efendiyi buldum. Saçı ve sakalı kesilmişti, benim gibi o da bayağı kilo vermişti. İlk bakışta tanıyamadım. Ayağa kalktığında kendisi olduğunu anladım fakat bir eksik vardı: Kolon altında kalan ve kendini çıkarırken bizi en çok zorlayan sol bacağını doktorlar…

Continue ReadingSAM III: Buluşmalar ve Ayrılıklar

SAM II: Salim Anne

Günler günleri kovalayıp hafta oldu; haftalar aylara, aylar da yıllara dönüştü. Yedi yaşım sekize döndü, sekiz dokuza tamamlandı derken seneler geçti. Anacığımı görmemeye ama her an onunla yaşamaya artık alışmıştım. Kapımızın her çalınışında kalbim hala atıyordu ama onu görmeyi beklememem gerektiğini de biliyordum. Boşuna dememişler: Öksüzün kolu, yetimin kanadı kırıktır.…

Continue ReadingSAM II: Salim Anne

SAM I: Bir Koca Adam

Adım Savcı Adil Hakkatapan. Bin dokuz yüz seksen yılının on iki Eylül günü, merhum peder beyimin deyişiyle Evren Paşa’ya selam durarak doğmuşum. Askerken doğru düzgün selam vermeyi beceremediğim için üstlerimden yediğim dayakları uç uca eklesek dünyayı üç kere dolaşacağından sebep kendisinin neden ve nasıl bu kanıya vardığını bu yaşımda dahi…

Continue ReadingSAM I: Bir Koca Adam